Ida İstanbul’da!

Yazar: Ida Rastini | Çeviren : Meltem Başoğlu

İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı’na tam on dokuz gün önce vardım.

Pasaport kontrolünde çok uzun bir sıra yoktu ve bavullar hemen geldi. Gatwick Havaalanı’ndaki itiş kakıştan sonra Sabiha Gökçen Havaalanı’ndaki tecrübem çok daha keyifliydi. Çıkış kapısında, torunum ve üniversiteden arkadaşı bekliyordu. Torunumu uzun bir aradan sonra gördüğüm için çok mutluydum.

İkinci günümde, biraz geç kalktım. Seyahat öncesinde ,3 ay sürecek olan gezimin, uzun yapılacaklar listesi üzerinde yapmış olduğum hazırlık çalışmalarından ötürü çok yorgundum. Bu nedenle, etrafı keşfetmek için öğleden sonra az bir vaktim vardı. Eve geri dönüş yolumu bulamama ihtimalime karşılık Medical Park Onkoloji binasını kaldığım yerin işareti olarak belirledim.

Medical Park Onkoloji, İstanbul’da önemli bir hastane. Apartmanın penceresinden, yüzlerce arabanın hastaları bırakmak için hastaneye geldiğini gördüm. Sanırım hastalar, motorlu araçların yarattığı kirlilik ve sigara tüketiminin birlikte neden olduğu solunum yolu rahatsızlıklarından acı çekiyorlar. İronik olarak, hastane hemşirelerinin 30 dakikalık molalarında hastanenin çatısında sigara içtiklerini gördüm. Türkiye’de sigara ve çevresel risk faktörleri nedeniyle yılda 26 bin ölümün gerçekleştiği ise bilinen bir gerçekken sağlık çalışanlarının diğerlerine iyi örnek olmakta başarısız oldukları çok açık!

İlk durağım mahallenin manavı yerel taze meyve ve sebze satan harika bir dükkândı. Armutlar daha önce hiç tatmadığım kadar taptaze, sulu ve lezzetliydi. Manav dükkânının sahibinden Türkçe “Armu”t ve “Muz” demeyi öğrendim. Dükkân sahibi ve yardımcısı arkadaş canlısı ve benim gibi Türkçe bilmeyen birine yardım etmeye oldukça hevesliydiler.

Üçüncü günümde, glütensiz ürünler almaya karar verdim. Otobüsle 40 dakika mesafede sağlıklı, organik, laktozsuz ve glütensiz ürünlerden oluşan geniş bir bölümü olan büyük Fransız marketi Carrefour vardı. Glüten içeren ürünler sindirim sistemimi çok kötü etkilediğinden, yiyecek alışverişi için market biraz uzak olmasına rağmen açlıktan ölmeyeceğimi bilmek rahatlatıcıydı.

Dördüncü günümde, 30-40 dakika mesafedeki Kadıköy Feribot İskelesi’ne otobüs ile gittim. İstanbul’un Avrupa yakasında bulunan Eminönü’ne gitmek için feribota bindim. İstanbul, Boğaz’ın ve Marmara Denizi’nin ayırdığı iki kıtanın, Asya ve Avrupa, kıyılarında yer almaktadır. Asya kıtası Doğu’da, Avrupa kıtası Batı’da yer almakta. Feribot yolculuğu çok keyifli ve görünen o ki deniz havası yollardaki kirliliği biraz olsun azaltıyor. Feribotun, Avrupa kıyısına 20 dakikada geçmesi beni ayrıca mutlu etti. İskeleye yaklaşırken İstanbul’un egzotik manzarası yavaş yavaş gözükmeye başladı. Gökyüzüne uzanan kubbeleri ve minareleri ile Eminönü’nü görebiliyordum. Vapurun yolcuları olarak bizi Kapalıçarşı ve Baharat Çarşı’sı yoluna yönlendiren iskeleden karaya çıktık. Keşif yapma zamanıydı fakat sağa sola giden insan kalabalığı içinde kaldığımda nefesim daraldığından ve içim bir garip olduğundan öylece durdum. Nefes almaya çalışırken, kalabalığın içinden bir delikanlının “Cehenneme Hoş geldin!” diye bağırmasına gülümsedim J Buna rağmen baharat pazarında geçirdiğim keyifli iki saatten sonra fazlasıyla yorulmuştum ve eve dönme zamanının geldiğine karar verdim.

Yedinci günümde, Marmara denizini geçmek için Kadıköy - Eminönü vapurunu tekrar kullandım. 4.yy’da İmparator Konstantinos tarafından Katolik Kilisesi olarak yaptırılan daha sonra Bizans döneminde Rum Ortodoks Kilisesi olarak kullanılan ve Osmanlı İmparatorluğu zamanında 15.-20.yy aralığında camiye dönüştürülen ünlü Aya Sofya’yı gezmek istiyordum. Aya Sofya, zengin tarihi ve mimari başarısı nedeniyle 1985 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alındı.

Kapalıçarşı’ya vardığım zaman beni huzursuz eden bir şey oldu. İlk 20 dakika Kapalıçarşı’nın dışında yürürken, kilim satıcısı olan Hüseyin, koleksiyonunu göstermek için beni galerisine götürene kadar takip etti. Hüseyin, oğluma sürpriz bir hediye olarak onun muhteşem kilimlerinden almam için beni ikna etmeye çalıştı. İpek ve pamuktan yapılmış ederi 5,200 Euro olan muhteşem mavi bir kilim gösterdi fakat ilginç bir şekilde fiyatını 2,300 Euro’ya düşürdü. Kilimin gerçekten muhteşem olduğunu fakat o kadar etmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. İçinde olduğum bu rahatsız durumdan uzaklaşabilmek için Hüseyin’e bu sürpriz hediyenin iyi bir fikir olmadığını, böyle bir hediyenin oğlumun evliliğinde sorun yaratabileceğini çünkü eşinin ne halı ne de kilim kullanmaktan hoşnut olduğunu söyledim. Neyse ki stratejim işe yaradı ve Hüseyin gitmeme izin verdi!

Sultan Ahmet Cami’sine doğru yürümeye devam ederken iyi giyimli genç bir adam bir anda ortaya çıkıp bir rehber gibi bana tarihsel bilgileri anlatmaya başladı. Kendisini Ervan olarak tanıtan bu genç, geçmişte çok fazla kız arkadaşı olduğunu hatta bunlardan birinin Jakarta’dan olduğunu söyledi. Kim bilir beni ne için etkilemeye çalışıyordu. Kendisine karşı kibar olmaya çalıştım fakat elime dokunduğu zaman el çantamı kaldırarak kendisi ile arama mesafe koydum fakat konuşmaya ve beni ikna etmeye devam etti. Beni Pazar günü ya da daha önce illa görmek istediğini, “O zamana kadar beklemeye dayanamam.” diyerek dile getirdi. Yüzüne boş boş bakarken aklımdanda “Dünya’ya dün düşmedim beni bu numara ile kandırabileceğini mi düşünüyorsun?” gibi düşünceler geçiyordu. Ervan’ın bir şeylerin peşinde olduğu çok açıktı. Eşcinsel olduğu bence çok net olan Ervan, ne yazık ki ağır ekonomik kaygılar nedeniyle onurunu kaybetmeyi göze alıyordu.

Seyahat etmenin keyifli olduğu kadar sıkıntılı durumları da var özellikle yalnız bir kadın olarak seyahat ediyorsanız. Yeni yerlere seyahat etmenin alışılmış stresi ve her şeyi kendi başıma halletmenin çabası dışında Türkiye’de kendimi güvende hissettim. Burada dürüst ve negatif olmama rağmen, sanmıyorum ki bütün Türk erkekleri yalnız kadınlara bana yaklaşıldığı gibi yaklaşsın. Türkiye keşfetmeye değecek muhteşem bir ülke…

Gelecek hafta, İstanbul’un kuzeyini ziyaret edeceğim.

FΩRMIdea Istanbul, 08 Şubat 2018.  Read in English

FORMIdea News | newsformidea

Facebooktwitterlinkedinrssyoutubeinstagram